Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Detaylı Ders Notu

Anayasalar; -Devlete “kamu tüzel kişiliği” niteliğini kazandırır. – siyasal iktidarı sınırlayarak devleti kurumsallaştırıp devamlılık sağlar. •Yazılı Anayasaların Amacı

Yönetenlerin yetkilerini belirli kurallara bağlayarak sınırlamak ve bunlar karşısında yönetilenlerin haklarını ve özgürlüklerini yine açık kurallarla düzenleyerek güvence altına almaktır. •Anayasaların ortaya çıkışı

Burjuva demokratik devrimi ürünü olarak 18. yüzyılın sonlarından itibaren toplum sözleşmesi olarak ortaya çıkmış olup, 19. ve 20. yüzyıllarda tüm dünyaya yayılmışlardır. •2. Anayasaların değiştirilmesi-1

1982 Anayasası’nın 175’inci maddesine göre, Anayasa’nın bir hükmünün değiştirilebilmesi için, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üye tam sayısının en az üçte birinin teklifte bulunması gerekmektedir. Teklifin TBMM’nde kabul edilebilmesi ise, üye tam sayısının en az beşte üçü ya da üçte iki çoğunluğunun kabulü ile mümkündür. •Anayasaların değiştirilmesi-2

Anayasa değişikliğinin TBMM tarafından beşte üçten daha fazla, ancak, üçte ikiden daha az bir oyla kabul edilmesi halinde, bu değişikliğin tamamlanabilmesi için ayrıca halkoylamasına sunma ve halkoylamasında da kabul edilmesi zorunluluğu vardır. •Anayasaların değiştirilmesi-3

Meclisin üçte iki çoğunlukla kabul ettiği Anayasa değişikliğinde ise, halkoylaması Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmıştır. Cumhurbaşkanı isterse bu değişikliği imzalar ve böylece değişiklik tamamlanır. İsterse halkoylamasına sunabilir. Birinci halde halkoylaması zorunlu iken, ikinci halde isteğe bağlıdır. •Anayasanın Değiştirilemez İlkeleri

– Değiştirilemez maddelerin varlığı anayasalara katı bir nitelik katar. Bu maddeler genellikle devletin yapısına ve şekline ilişkin kurallardır. •3. Anayasa’nın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı

Anayasa kuralları, bir devletin hukuk düzenine ilişkin genel ve soyut ilkeler koyar, hukuksal çerçeveyi belirler. Böyle olunca, bir hukuk düzeninde, anayasa kurallarını somutlaştıran ve kişilere uygulanabilir hale getiren, başka hukuk kurallarına da ihtiyaç vardır. Bu kuralların hepsi bir hiyerarşi içinde yer alır. Buna normlar hiyerarşisi denir. Bunun en üstünde ise anayasa vardır. •3. Anayasa’nın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı
(Normlar hiyerarşisi)
3. Anayasa’nın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı

Normlar hiyerarşisinin (kademelenmesinin) bir sonucu olarak “kanunlar anayasaya aykırı olamaz”. Buna anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı diyoruz. Anayasa’nın bu maddi üstünlüğünün yanında, yapılması ve değiştirilmesinde farklı ve zor usullerin benimsenmesi dolayısıyla, şekli üstünlüğü de vardır. •3. Anayasa’nın Üstünlüğü ve Bağlayıcılığı

Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacaktır. Bütün bunlardan dolayı da, anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan, temel hukuk kurallarıdır. Anayasa, bu üstünlük ve bağlayıcılığı soyut olarak bırakmamış, ayrıca kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesi kurarak, yaptırıma bağlamış ve somutlaştırmıştır •B) Kuvvetler Ayrılığı İlkesi

Montesquieu tarafından teorileştirilen kuvvetler ayrılığı, nitelik

bakımından birbirinden farklı bu üç faaliyetin, ayrı ayrı organlarca

kullanılmasıdır. Bu ayrımın asıl fonksiyonu, bu üç yetkinin aynı organda

toplanıp kötüye kullanılmasını, hak ve hürriyetlerin çiğnenmesini

önlemektir. Başka bir ifadeyle, bu üç yetkiyi ayrı ayrı organlara vererek ve

aynı zamanda üç organı karşılıklı birbirine denetleterek, yetkilerin kötüye

kullanılmasını engellemek, böylece hak ve hürriyetleri güvence altına

almaktır. •Kuvvetler Ayrılığı İlkesiYasama; toplumda geleceğe yönelik planları yapmak, ilkeler koymak, sosyal ilişkileri düzenleyecek hukuk kuralları oluşturmak ve günümüzde özellikle kanun yapma faaliyetleridir. ⁻ ⁻Yürütme; kanunları uygulama faaliyetidir. ⁻ ⁻Yargı; kanunların uygulanmasını denetlemek ve toplum içindeki uyuşmazlıkları çözme faaliyetidir. •Kuvvetler Ayrılığı İlkesi

1921 Anayasası dönemi: Türkiye’de önce 1920’de Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla, arkasından 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’yla (Anayasasıyla) kuvvetler birliği ilkesi benimsenmiştir. Bu doğrultuda, yasama, yürütme yetkileri, hatta İstiklal Mahkemelerinin görev alanına giren konularda yargı yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) toplanmıştır. •Kuvvetler Ayrılığı İlkesi

1924 Anayasası dönemi: 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’yla (Anayasası’yla) fonksiyonlar ayrılığı ile biraz yumuşatılmışsa da yine kuvvetler birliği ilkesi esas alınmıştır. •Kuvvetler Ayrılığı İlkesi

1961 Anayasası dönemi: 1961 Anayasası ile kuvvetler birliğinden kuvvetler ayrılığına geçilmiş ise de yasama ile yürütme arasında eşitlik değil, Meclisin üstünlüğüne dayalı bir kuvvetler ayrılığı söz konusudur. Türkiye’de kuvvetler ayrılığına tam anlamıyla geçiş 1982 Anayasası’yla olmuştur. •Kuvvetler Ayrılığı İlkesi

1982 Anayasası dönemi: 1982 Anayasası, kuvvetler ayrılığı ilkesine başlangıcın dördüncü paragrafında yer vererek, bu ilkeyi Cumhuriyetin değişmez nitelikleri arasına katmıştır. Anayasa’ya göre “kuvvetler ayrımı Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliğidir.” Bu tanım, öğretide parlamenter rejimin temelini teşkil eden “yumuşak kuvvetler ayrılığı” olarak ifade edilmektedir. Ancak, siyasi parti olgusu günümüzde kuvvetler ayrılığı ilkesinin işlevini önemli ölçüde aşındırmıştır. •C) Egemenliğin Kaynağı Bakımından Devlet Şekilleri

Aristo’dan beri devlet şekilleri, egemenliğe sahip olanların sayısına göre de isimlendirilmiştir. Klasik ayrıma göre egemenliğin kaynağı bakımından devlet şekilleri, monarşi ve cumhuriyet olarak isimlendirilir. •1. Monarşi -Monarşilerde egemenliğin kaynağı tek kişidir. – Monarkın tahta geçiş usülüne göre, seçimli ya da irsi monarşi şeklinde olabilir. – – •Monarşi – Seçimli monarşide, monark hanedan içinden seçilir ve egemenlik monarkın kendini seçenlerden aldığı bir yetki değil, esasen kendisine ait olan asli bir haktır. O, devletin asli ve birinci derecede tek organıdır. – İrsi monarşilerde ise monark, bu makama bir soya mensup olmak nedeniyle otomatik olarak geçer. •Monarşi -Monarşiler, monarkın yetkilerinin sınırlı olup olmamasına göre, mutlak ya da meşruti monarşi olarak isimlendirilirler. •Monarşi

Mutlak monarşide monarkın yetkileri sınırsızdır. Onu bağlayan bir organ ya da anayasa yoktur. Meşrutiyet öncesi Osmanlı Devleti buna örnek gösterilebilir. Meşruti monarşide ise monarkın yetkileri anayasa ile sınırlanmıştır. Monark devletin tek organı değildir. Milletin temsilcilerinden oluşan parlamento ile birlikte, egemenliği, Anayasa’nın verdiği yetkiler çerçevesinde kullanan organlardan biridir. Osmanlı Devletinde birinci ve ikinci meşrutiyet dönemleri buna örnek olarak gösterilebilir. •Monarşi/Diktatörlük Ayrımı

Monarşilerin bazılarında egemenliğin kaynağı ilahidir, yani tanrıdır. Egemenliği kullanan monark, gerçekte Tanrı emirlerini yeryüzünde gerçekleştirendir. Bu tür monarşilere teokratik monarşi denir. Diktatörlükler de, çoğu kez egemenliğin zorla ele geçirildiği bir monarşi türüdür. •2. Cumhuriyet

Cumhuriyet, klasik olarak, egemenliğin bir kişiye (monark) değil, dar ya da geniş bir topluluğa ait olması ve devlet organları ile eğer var ise devlet başkanının bu topluluk tarafından seçilmesidir. •Aristokratik Cumhuriyet

Egemenliğin sahibi kabul edilen topluluk belirli bir sınıftan ibaret ise ve devlet organlarını bu sınıf seçiyorsa bu tür cumhuriyetlere aristokratik yani seçkinler cumhuriyeti denir. •Demokratik Cumhuriyet

Egemenliğin sahibi halk dediğimiz geniş bir topluluk ise ve başta devlet başkanı olmak üzere, egemenliği kullanan tüm devlet organları doğrudan ya da dolaylı olarak halk tarafından seçiliyorsa buna da demokratik cumhuriyet denir. •Cumhuriyet bir şekil, demokrasi ise içerik unsurudur

Demokrasisiz cumhuriyetler olduğu gibi (Latin Amerika, Asya, Afrika, Orta Doğu ülkeleri, sosyalist rejimler vb), sınırlı (meşruti, anayasal) monarşi şeklinde demokrasiler de (Büyük Britanya, Kuzey Avrupa ülkeleri, Japonya, İspanya, Hollanda vb) vardır. Nasıl cumhuriyet her zaman demokrasi demek değilse monarşi de her zaman demokrasi karşıtlığı değildir. •Türkiye’de Cumhuriyetçilik

Türk devriminin ortaya çıkardığı Cumhuriyetçilik anlayışı, sadece saltanatın reddi ve devlet başkanının seçimle işbaşına gelmesi anlamındaki dar anlamda Cumhuriyetçilik değil; egemenliğin bütünüyle millete ait olduğu ve onu millet adına kullanacak tüm organların seçimle oluşturulduğu, geniş anlamda yani demokratik Cumhuriyetçiliktir. •Türk Anayasaları’nda Cumhuriyet Fikri

Türkiye’de bu anlamda Cumhuriyet fikri Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde oluşturulmuş ve 23 Nisan 1920’de TBMM’nin kurulmasıyla fiilen uygulanmaya başlanmıştır. 1921 Anayasası’yla da, adı konmamış olmakla birlikte, “Hakimiyet bilâ kaydü şart milletindir” denilerek, milli egemenlik ve Cumhuriyetçilik hukuken Anayasa’ya girmiştir. 29 Ekim 1923’te, Cumhuriyetin ilanı ile ise, zaten fiilen ve hukuken var olan Cumhuriyetin adı konulmuş ve Cumhurbaşkanlığı kurumu oluşturulmuştur. •Türk Anayasaları’nda Cumhuriyet Fikri

1924, 1961 ve 1982 Anayasaları’nda da, “Türkiye Devletinin bir Cumhuriyet” olduğu açıkça ifade edilmenin yanında, “egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” ve “millet, egemenliğini Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır”; “egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz” gibi ilkelerle de, bunun demokratik bir Cumhuriyet olduğu vurgulanmıştır. •Türk Anayasaları’nda Cumhuriyet Fikri

1924, 1961 ve 1982 Anayasaları’nda yer alan, “Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğunun” değişmezliği ilkesinin temel amacı ise, Cumhuriyete verilen değerin yanında; saltanatın ve hilafetin kaldırılmasından sonra, tekrar geriye dönüş özlemleri olan çevrelere karşı tedbirli olmak geleneğinin sürdürülmesidir. • •II) CUMHURİYETİN NİTELİKLERİ

1982 Anayasası’nın 1. maddesi “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” diyerek, Cumhuriyeti soyut olarak ifade etmekle yetinmemiş, Anayasa’nın 2’nci maddesinde, Cumhuriyetin niteliklerini de açıklayarak somutlaştırmıştır. •Anayasa’nın 2. maddesi: Cumhuriyetin Nitelikleri •Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet, •İnsan haklarına saygılı devlet, •Atatürk milliyetçiliğine bağlı devlet, •Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, •Demokratik devlet, •Laik devlet, •Sosyal devlet, •Hukuk devleti. •Anayasa’nın 10. maddesi: Kanun Önünde Eşitlik

  “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

  Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”Eşitlik İlkesi

Aynı ya da benzer statü ya da durumda olanlara aynı ya da benzer işlem yapılması anlamına gelir. •A) Başlangıç ve Hukuki Değeri

Başlangıç kısmına ilk kez yer veren anayasa 1961’dir. 1982 Anayasası da başlangıç kısmına yer vermiştir.

Anayasa’nın başlangıcı, anayasanın yapıldığı sosyal ve siyasal ortam ile anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtir; anayasanın yapılış sebeplerini ve temel felsefesini açıklayan ve çoğu zaman edebi bir üslupta yazılmış, soyut değerlendirme ve temennileri içerir. •Başlangıç ve Hukuki Değeri

Başlangıç kısımları soyut ilkeler ve temenniler içerdiğinden, başlangıç hükümleri, somut olayda doğrudan uygulanabilirlikten çok, pozitif anayasa kurallarının yorumlanmasına katkısı açısından hukuki değer taşır. •B) Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet

Türkiye’de, 1924 Anayasası’na 1937 değişikliğiyle giren milliyetçilik ilkesi, milliyetçilik kavramının batıdaki bu değişik ideolojik yorumlarından dolayı, tartışmalara yol açmamak için, 1961 Anayasası yapılırken, Anayasa’nın madde metinleri içine alınmamış, bu ilkeye, ne anlama geldiğinin açıklamasıyla birlikte, başlangıç bölümünde yer verilmiştir. Anayasa metninde

ise milli devletten söz edilmiştir. •Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet

1982 Anayasası, gerek başlangıcında, gerek 2’nci maddesinde, Atatürk milliyetçiliğinden söz etmiştir. Ancak milli devlet ilkesi sözcük olarak yer almamış ise de “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” denilerek yine devletin tek yapılı yani milli devlet olduğu ifade edilmiş; hatta bu ilke, devletin başkenti, bayrağı, milli marşı ve dili Anayasa’ya ve üstelik Anayasa’nın değiştirilemeyen hükümleri arasına alınarak daha da güçlendirilmiştir. •C) Laik Devlet

Laiklik, klasik tanımıyla dini inanışların insanlara eşit davranılmasını engellememesi, giderek devletin resmi bir dini olmaması ve hukuk kurallarının dinden arındırılması, kısaca; din, vicdan ve ibadet hürriyeti ile din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlanır. •Türkiye’de Laik Devlete Geçişte Atılan Adımlar

1922’de saltanat ve hilafetin ayrılmasıyla başlanmış, arkasından 1924’de hilafet makamı kaldırılmış, 1928’de “devletin dini islam”dır kuralı Anayasa’dan çıkarılmıştır. 1937’de de laiklik ilkesi Anayasa’ya alınmıştır. 1961 ve 1982 Anayasaları da bu statüyü güçlendirerek korumuştur. •Laik Devlet

1982 Anayasası, 2’nci maddesinde laikliği devletin nitelikleri arasında sayarken, 24’üncü maddesiyle de, din ve vicdan hürriyetine yer vermiştir. Anayasa’ya göre, “herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz”. Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip olabileceğini ifade ettiği gibi, dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hürriyetini de içerir. •Laikliğin Korunmasına İlişkin Alınan Anayasal Önlemler

1. Devletin din eğitim ve öğretimini gözetimi ve denetimi altına alması, hatta bir ölçüde doğrudan doğruya üstlenmesidir.

2. Anayasa’nın, laikliğin korunması için aldığı en etkili önlem, devletin temel yapısı ve hukuk düzeninin, dini kurallara dayandırılmasını engellemek için koyduğu yasaklardır (24. madde). •Ç) İnsan Haklarına Saygılı Devlet

1. İnsan Haklarının Gelişimi

– Günümüzde, insan hakları, anayasalarla korunmanın yanında, bir iç hukuk sorunu olmaktan çıkarılarak, Türkiye’nin de katıldığı başta İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) olmak üzere, çok sayıda diğer insan hakları sözleşmeleri ve belgeleri ile uluslararası alanda da güvenceye alınmıştır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

1. İnsan Haklarının Gelişimi

2004 yılında Anayasa’nın 90’ıncı maddesine eklenen “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” hükmüyle, Türk hukukunda kurallar kademelenmesinde, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalara kanunların üstünde yer verilmiştir •İnsan Haklarına Saygılı Devlet 1.İnsan Haklarının Gelişimi

Anayasa’nın 5’inci maddesine göre de Devletin temel amaç ve görevleri, “…Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” Ayrıca, Anayasa’nın 2’nci maddesiyle de, “insan haklarına saygılı devlet” ilkesi Cumhuriyetin değiştirilemez nitelikleri arasında sayılmıştır •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınıflandırılması

1982 Anayasası Jellinek Sınıflandırmasını benimsemiştir. Buna göre hak ve ödevler şu başlıklarda sınıflandırılmaktadır: •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınıflandırılması

a) Koruyucu haklar:  Anayasa’da “kişinin Hakları” olarak ifade edilen bu kategori haklar, 18. yüzyılın sonlarında burjuva demokratik devrimi ile kazanılmış ve ilk yazılı anayasalarda yer alan birinci kuşak haklardır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınıflandırılması

b) İsteme hakları: Kişinin, insan haysiyetine yaraşır bir yaşam sürmesi için, kişiye devletten yaşam seviyesini yükselten pozitif (olumlu) bir davranış, bir hizmet ve yardım isteme olanakları tanır (sağlık hakkı, öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik, vs.) ve bunun karşılığında devlete sosyal alanda belirli ödevler ve fonksiyonlar yükler. Anayasa’da “sosyal ve ekonomik haklar” olarak ifade edilmiştir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınıflandırılması

c) Katılma hakları: Kişilere, siyasal görüş ve tutumlarını açıklama, örgütlenme, (siyasi parti kurma ve partilere girme vs.) referandum, seçme ve seçilme yollarıyla toplum yönetiminde söz sahibi olma ve kararlara katılma yetkisini veren siyasal haklardır. Anayasa’da “siyasal haklar” olarak ifade edilmiştir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması (13. madde)

a) Olağan Dönem Rejimi: 1982 Anayasası, temel hak ve hürriyetlerin olağan dönemde sınırlanması rejimini düzenlediği 13’üncü maddesiyle, “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” kenar başlığı altında, sınırlama sebeplerini, yöntemini ve sınırlamanın sınırını ayrıntılı bir şekilde belirlemiştir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması (13. madde-Olağan Rejim) a)Sınırlamanın Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olması b)Sınırlamanın kanunla yapılması c)Sınırlamanın ilgili maddede yer alan (özel sınırlama nedenlerine bağlı yapılması, d)Sınırlamanın ölçülü olması, e)Sınırlamanın demokratik toplum düzeninin  gereklerine uygun olması, f)Sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması, g) Sınırlamanın laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olmaması •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

3. Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması (15. madde-Olağanüstü Rejim)

a) Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hal rejimlerinden biri ilan edilmiş olmalı,

b) Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemeli,

c) Ölçülülük ilkesine bağlı kalınmalı,

d) Çekirdek haklara dokunulmamalı. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

c) Temel Hak ve Hürriyetleri Kötüye Kullanma Yasağı (14. madde)

1961 Anayasası’na, 1971 değişikliğiyle getirilen temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması ilkesi, 1982 Anayasası’nın ilk metninde daha yasaklayıcı ve ayrıntılı olarak düzenlenmişti. 2001 Anayasa değişikliğinde yasaklar biraz somutlaştırılıp maddenin kapsamı daraltılmıştır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

c) Temel Hak ve Hürriyetleri Kötüye Kullanma Yasağı (14. madde)

“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasa’yla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyetlerde bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.” •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

Anayasa’nın 17-39’uncu maddeleri arasında, kişiyi devlete karşı koruyan birinci kuşak haklar “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlığı altında düzenlenmiştir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri a)Kişi Dokunulmazlığı, Kişinin Maddi ve Manevi Varlığını Geliştirme Hakkı, Zorla Çalıştırma Yasağı (17. madde): “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tâbi tutulamaz. Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz”. Şüphesiz, meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi ile bir ayaklanmanın bastırılması fiilleri, yaşama, maddi ve manevi varlığı koruma hakkının istisnalarıdır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

Zorla çalıştırma yasağı (18. madde): “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” Şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süresi içindeki çalıştırmalar zorla çalıştırma sayılmaz. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

b) Kişi Hürriyeti ve Güvenliği-1 (19. madde): herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir. Kişi hürriyeti, ancak, Anayasa’da belirtilen meşru sayılan amaçlarla ihlal edilebilecektir. Bu istisnalar dışında, suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler ancak, kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan diğer hallerde hakim kararı ile tutuklanabilir. Yakalanan ve tutuklanan kişilere yakalama ve tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar yazılı ya da sözlü olarak derhal, toplu suçlarda ise en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

b) Kişi Hürriyeti ve Güvenliği-2 (19. madde): Yakalanan veya tutuklanan kişi; en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç 48 saat, toplu olarak işlenen suçlarda ise en geç dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Yakalanan ve tutuklanan kişinin durumu yakınlarına derhal bildirilir. Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişinin, serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yargı merciine başvurma ve tutuklanan kişinin de, makul süre içinde yargılanmayı ve serbest bırakılmayı isteme hakkı vardır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

c) Özel Hayatın Gizliliği, Konut Dokunulmazlığı, Haberleşme Hürriyeti-1 (20,21 ve 22. maddeler): Anayasa’nın 20’nci, 21’inci ve 22’nci maddelerinde “özel hayatın gizliliği”, “konut dokunulmazlığı” ve “haberleşme hürriyeti” başlıkları altında düzenlenen bu haklar kişinin kişiliğine, manevi varlığına sıkıca bağlı, vazgeçilmez haklardır. Bunun içindir ki, Anayasa “özel hayatın gizliliği ve korunması” üst başlığı altında bu üçü için ortak güvenceler öngörmüştür. • •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

c) Özel Hayatın Gizliliği, Konut Dokunulmazlığı, Haberleşme Hürriyeti-2 (20,21 ve 22. maddeler): Anayasa’nın söz konusu maddeleri hükümlerine göre, herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Kimsenin konutuna dokunulamaz. Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

c) Özel Hayatın Gizliliği, Konut Dokunulmazlığı, Haberleşme Hürriyeti-3 (20,21 ve 22. maddeler): Anayasa bu üç hak ve özgürlük için ortak ve özel sınırlama güvenceleri öngörmüştür. Buna göre, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı ve haberleşme hürriyeti ancak, “milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak” sınırlanabilir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

c) Özel Hayatın Gizliliği, Konut Dokunulmazlığı, Haberleşme Hürriyeti-4 (20,21 ve 22. maddeler): Bu sebeplere bağlı olarak özel hayatın gizliliğine, konut dokunulmazlığına ve haberleşme hürriyetine müdahale ancak, usulüne göre verilmiş hakim kararıyla, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emriyle yapılabilir. Kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri ile yapılan müdahalelerde, yetkili merciin kararı 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren 48 saat içinde açıklar; aksi halde el koyma, müdahale kendiliğinden kalkar. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

c) Özel Hayatın Gizliliği, Konut Dokunulmazlığı, Haberleşme Hürriyeti-5 (20,21 ve 22. maddeler): 07/05/2010 tarihli 5982 sayılı kanun ile yapılan anayasa değişikliği ile Anayasanın 20’nci maddesine: “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmü eklenmiş olup, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı anayasal güvence altına alınmıştır. • •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ç) Yerleşme ve Seyahat hürriyeti (23. madde): Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti; suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Yine, seyahat hürriyeti de; suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

d) Düşünce ve Kanaat, Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti (25. madde):

“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

1982 Anayasası’nın ilk metninde, düşünceyi açıklama özgürlüğü bakımından, kanunla yasaklanmış dili de kapsayan oldukça sınırlayıcı ve yasaklayıcı bir düzenleme getirilmişti. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Bilim ve Sanat Hürriyeti (27. madde): herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Ancak, yayma hakkı, cumhuriyetin niteliklerini, devletin bütünlüğünü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti değiştirmek amacıyla kullanılamaz. Ayrıca, yayma hakkı, yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-1 (28. madde): Basını siyasi iktidarın baskısından korumak, serbestçe haber almasını ve yaymasını sağlamak amacıyla, zorunlu olarak anayasalarda bazı güvenceler konulmuştur. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-2 (28. madde): Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirler alır. Tedbir yoluyla dağıtımın önlenmesi ile süreli ve süresiz yayınların toplatılması, Anayasa’da gösterilen hallerde ve hakim kararıyla, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle gerçekleştirilebilir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-3 (28. madde): Dağıtımı önleyen ya da toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç 24 saat içinde yetkili hakime bildirir. Yetkili hakim, bu karan en geç 24 saat içinde onaylamazsa, dağıtımı önleme kararı ya da toplatma kararı hükümsüz sayılır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-4 (28. madde): Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz. Yine, Türkiye’de yayımlanan süreli yayınlar, Anayasa’da gösterilen hallerde ve mahkeme kararıyla, geçici olarak kapatılabilir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-5 (28. madde):

Süreli ve süresiz yayın önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Süreli yayın çıkarılması, yayım şartları, mali kaynaklan ve gazetecilik mesleğine ilişkin kanun; haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik mali ve teknik şartlar koyamaz •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

e) Basın Hürriyeti, Basın ve Yayımla İlgili Güvenceler-6 (28. madde): Kişiler ve siyasi partiler, kamu tüzelkişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptirler. Bu yararlanma şartlarını düzenleyen kanun, milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak ve sağlığın korunması sebepleri dışında, halkın bu araçlarla haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

g) Düzeltme ve Cevap Hakkı (32. madde): Düzeltme ve cevap yayımlanmazsa, yayımlanmasının gerekip gerekmediğine, hakim tarafından, ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde karar verilir. Böyle olunca, düzeltme ve cevap hakkı, kişinin haysiyet ve şerefine dokunan ya da kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayın yapılması üzerine kullanılabilen bağlı bir haktır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-1 (33. madde): Dernek, kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek kişinin oluşturduğu tüzel kişidir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-2 (33. madde): Anayasa’nın 33’üncü maddesi ile Dernekler Kanunu’na göre, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip ve 18 yaşını bitirmiş olan herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve derneğe üye olma ve üyelikten çıkma hakkına sahiptir. Dernek kurabilmek için, kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin, kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-3 (33. madde): -Hakim ve savcılar, -Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve kolluk görevlileri, -Mülki idare amirliği hizmetlerindeki kadrolarda çalışanlar, -ilk, orta, lise ve dengi okulların öğretmen ve yöneticileri, orta öğretim öğrencileri -özel kanunlarda dernek kuramayacakları belirtilen kamu hizmeti görevlileri -Kanunda gösterilen suçlardan mahkum olanlar dernek kuramazlar. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-4 (33. madde): Dernekler, kuruluş bildirisini ve eklerini merkezlerinin bulunduğu mahallin en büyük mülki amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-5 (33. madde): Her derneğin bir tüzüğü vardır. Dernekler, tüzüklerinin gazetede yayımlanmasından itibaren altı ay içinde ilk genel kurul toplantısını yapmak ve organlarını oluşturmak zorundadırlar, hiç kimse bir derneğe üye olmaya veya dernekte üye kalmaya zorlanamaz. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

ğ) Dernek Kurma Hakkı-6 (33. madde): Anayasa’ya göre, “Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonabilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir mercii, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim kararını 48 saat içinde açıklar; aksi halde bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.” •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

Kişinin Hakları ve Ödevleri

h) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı-1 (34. madde): Toplantı ve gösteri yürüyüşü, kişilerin ve toplulukların en etkili düşünceyi açıklama, özellikle siyasi iktidarı etkileme, ona karşı haklarını koruma ve kamuoyu oluşturma aracıdır. •İnsan Haklarına Saygılı Devlet

h) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı-2 (34. madde): Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uyulacak kurallar kanunla gösterilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. •D) Sosyal Devlet 1.Sosyal Devletin Doğuşu ve Gelişimi: -Sosyal devlet, vatandaşların sosyal durumlarıyla, refahlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir yaşama düzeyi sağlamayı ödev bilen, onları kendi kaderine terketmeyen, bunun için de sosyal ve ekonomik hayata müdahaleyi gerekli gören devlet anlayışıdır. -Türkiye’ye sosyal devlet ilkesi 1961 Anayasası’yla Cumhuriyetin nitelikleri arasında girmiş; 1982 Anayasası da bunu sürdürmüştür. •Sosyal Devlet -Sosyal devlet, sosyalist devlet anlamına gelmez. -Sosyal devlette ise, egemenlik işçi sınıfında olmadığı, yani liberal devletin egemenlik anlayışı değişmediği gibi, liberal devlet anlayışının ilkeleri olan üretim araçları üzerinde özel mülkiyet ve serbest rekabet de varlığını korur. – Sosyal devlet, bir toplumdaki güçsüzlerin ezilmesini önleyerek, toplumda dengesizlikler yaratılmasını engellemek, ulusal gelirin adalete uygun dağıtılmasını sağlamak gibi amaçlar güder. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

Anayasa’da, 36-65’inci maddeler arasında, kişinin devletten isteme hakları olan “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlığı altında düzenlenmiştir. Ancak, Anayasa’nın 65’inci maddesiyle, devletin sosyal ve ekonomik haklar bakımından yükümlülüğü, “bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği” ölçüleri ile sınırlamıştır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

a) Ailenin Korunması ve çocuk hakları (41. madde): Aile “toplumun temeli” olup “eşler arasında eşitliğe dayanır.” Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ana ile çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

b) Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi-1 (42. madde): “kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” Bu nedenle, “kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu” olan ilköğretim devlet okullarında parasız olarak yapılır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

b) Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi-2 (42. madde): Bu maddeye göre Özel ilk ve orta dereceli okulların ve vakıflar tarafından yükseköğretim kurumları kurulabilir. Bunların bağlı olduğu esaslar , devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenlenecektir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

b) Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi-3 (42. madde): Yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okullar dışında, “Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

c) Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti ve Çalışma ile İlgili Güvenceler-1 (48, 49 ve 50. madde):

– Çalışma ve sözleşme hürriyeti, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme yapabilmesidir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.”

– Anayasa’nın 49. maddesine göre, çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.” Keza, Anayasa’nın 50. maddesine göre de “dinlenmek, çalışanların hakkıdır.” Dolayısıyla, çalışanların, “ücretli hafta ve bayram tatili ile yıllık izin haklan” vardır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

c) Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti ve Çalışma ile İlgili Güvenceler-2 (48, 49 ve 50. madde): -kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

c) Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti ve Çalışma ile İlgili Güvenceler-3 (48, 49 ve 50. madde): -“Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli önlemleri alır. -Devlet “işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu önlemleri alır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

ç) Sendika Kurma Hakkı-1  (51. madde):

 – Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için  önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten çekilme hakkına sahiptirler.” •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

ç) Sendika Kurma Hakkı-2  (51. madde):

Hiç kimse sendikaya üye olmaya, üye kalmaya, üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir. İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

ç) Sendika Kurma Hakkı-3  (51. madde):

 – Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Sendika kurma hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Hakkı-1 (53. madde):  İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Hakkı-2 (53. madde): 07/05/2010 tarihli 5982 sayılı kanun ile yapılan anayasa değişikliği ile memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkı kazanmışlardır. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Hakkı-3 (53. madde):

– Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.

– Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Grev ve Lokavt Hakkı-1 (54. madde):

– Grev, bir işyerinde işçilerin topluca çalışmamak suretiyle işi bırakma; lokavt, bir işyerinde işçilerin işverence topluca işten çıkarılması eylemidir •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Grev ve Lokavt Hakkı-2 (54. madde): -toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde, işçiler grev hakkına sahiptirler. -Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları; grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Grev ve Lokavt Hakkı-3 (54. madde):

– Anayasa’ya göre, grev hakkı ve lokavt iyiniyet kurallarına aykırı, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Hepsinden önemlisi, Anayasa’ya göre, siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

E) Grev ve Lokavt Hakkı-4 (54. madde):

– Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Ücrette Adaletin Sağlanması ve Sosyal Güvenlik Hakları-1   (55, 60 ve 61. madde):

– Anayasa’nın 55’inci maddesine göre, devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli önlemleri alacaktır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

f) Ücrette Adaletin Sağlanması ve Sosyal Güvenlik Hakları-2   (55, 60 ve 61. madde):

– Anayasa’nın 60’ıncı maddesine göre, herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Anayasa’ya göre, devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri alır ve örgüt kurar. Uygulamada, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur Anayasa’nın kurulmasını öngördüğü kurumlara örnek gösterilebilir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

d) Ücrette Adaletin Sağlanması ve Sosyal Güvenlik Hakları-3   (55, 60 ve 61. madde):

Anayasa’nın 61’inci maddesine göre, ayrıca devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malul ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar. Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı önlemler alır. Korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü önlemi alır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

G) Sağlık, Çevre ve Konut Hakları (56, 57. madde): Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirliliğini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla, sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

ğ) Gençliğin Korunması ve Sporun Geliştirilmesi (58 ve 59. madde):

–  Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli önlemleri alır; başarılı sporcuyu korur, her yaştaki vatandaşların beden ve ruh sağlığını geliştirecek önlemler alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

h) Sanatın ve Sanatçının Korunması (64. madde):

– “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur; sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken önlemleri alır.” •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

I) Tarım, Hayvancılık ve Ormanlar ile Bu Alanlarda Çalışanların Korunması-1  (45 ve 170. madde)

– “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.

Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

h) Tarım, Hayvancılık ve Ormanlar ile Bu Alanlarda Çalışanların Korunması-1  (45 ve 170. madde)

– Anayasa’nın 170’inci maddesine göre devlet, ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması ile ormanların gözetilmesi ve işletilmesinde devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı önlemler alır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

ı) Esnafın ve Tüketicilerin Korunması, Kooperatifçiliğin Geliştirilmesi-1 (171-173. maddeler arası) -Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici önlemleri alır. -Tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı önlemler almak ve tüketicileri koruyucu girişimleri teşvik etmek devletin ödevidir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

i) Esnafın ve Tüketicilerin Korunması, Kooperatifçiliğin Geliştirilmesi-2 (171-173. maddeler arası)

Devlet, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemler alır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

j) Mülkiyet Hakkı-1 (35. madde)

– 1982 Anayasası, mülkiyet hakkına, kişinin hakları içinde yer vermiş ise de, içerik olarak bu hakkı sosyal hak olarak düzenlemiştir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

j) Mülkiyet Hakkı-2 (35. madde): Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Ancak, mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz ve mülkiyet hakkı gerektiğinde kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir. Kaldı ki, mülkiyet hakkının doğal uzantısı olan ve bu hakka müdahale edilebileceği anlamını taşıyan toprak mülkiyeti, kamulaştırma ve devletleştirme sosyal haklar içinde düzenlenmiş; böylece de mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı vurgulanmıştır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

k) Toprağın, Kıyıların, Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması-1 (43, 44. ve 63. madde)

– 44. maddeye göre devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilere toprak sağlamak amacıyla gerekli önlemleri alır. Bu tür dağıtılan topraklar bölünemez ve miras dışında başkalarına devredilemez.  •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

k) Toprağın, Kıyıların, Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması-2 (43, 44. ve 63. madde):

– Anayasa’nın 43. maddesine göre, kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

k) Toprağın, Kıyıların, Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması-3 (43, 44, 63 ve 168. madde):

– Anayasa’nın 63. maddesine göre de, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasının sağlanması, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici önlemlerin alınması devletin ödevidir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

k) Toprağın, Kıyıların, Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması-3 (43, 44, 63 ve 168. madde): Anayasa’nın 168. maddesine göre, tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranma ve isletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet bunu bizzat yapabileceği gibi kendi gözetim ve denetimi altında başkalarına da yaptırabilir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

l) Kamulaştırma-1 (46. madde):

Kamulaştırma, devlet ve kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamına veya bir kısmına, kanunla gösterilen esas ve usullere göre el koymasıdır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

l) Kamulaştırma-2 (46. madde):

kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedelinin nakden ve peşin olarak ödenmesi kuraldır. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

l) Kamulaştırma-3 (46. madde): Şu hallerde bedel taksitle ödenebilir: -Tarım reformu uygulanması, -Büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, -Yeni ormanların yetiştirilmesi, -Kıyıların korunması, -Turizm. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

l) Kamulaştırma-4 (46. madde): Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi 5 yılı aşamaz ve taksitler eşit olarak ödenir. Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli mutlaka peşin ödenir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

m) Devletleştirme ve Özelleştirme-1 (47. madde): Devletleştirme, kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüslere, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletçe elkonulmasıdır. Anayasa’nın 47. maddesine göre, devletleştirilen özel teşebbüsün bedeli gerçek karşılığı üzerinden ödenir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

m) Devletleştirme ve Özelleştirme-2 (47. madde): Özelleştirme ise, devletleştirmenin karşıtı olarak, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özel teşebbüse devredilmesidir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

n) Planlama ve Piyasaların denetimi-1  (167. madde): Anayasa’nın 167’nci maddesine göre devlet, planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici önlemler alır ve yatırımlarda toplum yararını gözetir. •Sosyal Devlet

2. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

n) Planlama ve Piyasaların denetimi-2  (167. madde): Devlete ekonomik hayata sosyal amaçlı müdahale olanağı veren bir başka yetki, piyasaların denetimidir. Buna göre devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici önlemler alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler. •

E) Demokratik Devlet

1. Demokratik Devlet Olmanın Koşulları-1:

– Anayasa’nın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin niteliklerinden birisi de “demokratik devlet” olmasıdır.

Demokratik Devlet

         Demokratik Devlet Olmanın Koşulları-2: -Kişinin devlete karşı temel hak ve hürriyetlerinin korunması, -Yasalar önünde eşitlik, – Siyasi partilerin serbestçe örgütlendiği, azınlığın haklarının korunduğu ve çoğunluğun yetkilerinin sınırlandığı çoğulculuk, – Genel ve eşit oy, -Seçimler sonrası oluşan parlamentoda çoğunluğun yönetme hakkına saygı, •Demokratik Devlet

2. Seçim: -Temsili rejimlerde halk egemenliğin kullanılmasına yöneticilerini seçmek suretiyle katılır. Demokratik toplumlarda iktidarın kaynağı halkın oluruna dayanır. Bu olur belirli aralıklarla yapılan serbest seçimlerle açıklanır. -Milli egemenlik anlayışına göre seçimde oy kullanmak bir “ödev”dir. -Halk egemenliği anlayışında seçimde oy kullanmak bir “hak”tır. •Demokratik Devlet

2. Seçim: -1982 Anayasası’na göre seçimlerde oy kullanmak bir ödevdir. -Anayasa’nın 79. maddesine göre, seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzenli şekilde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma ile seçim süresince ve seçimden sonra seçimle ilgili bütün şikâyet, itiraz ve yolsuzlukları kesin karara bağlamaya Yüksek Seçim Kurulu yetkilidir. •Demokratik DevletDemokratik Devlet

2. Seçim a)Seçmen olabilmenin şartları: •Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, •18 yaşını doldurmuş olmak, •Kısıtlı olmamak, •Kamu hizmetinden yasaklı olmamak, •Seçmen kütüğünde kayıtlı olmak. •Demokratik Devlet

2. Seçim a)Seçmen olabilmenin şartları:

– Seçme koşullarını taşıdıkları halde oy kullanamayanlar:

– Silah altında bulunan er ve erbaşlar (izinli olsalar dahi kullanamazlar).

– Askeri öğrenciler

– Taksirli suçlardan hüküm giyenler hariç cezaevindeki hükümlüler oy kullanamaz (tutukluluklar oy kullanabilir). •Demokratik Devlet

b) Milletvekili Seçilmenin Koşulları-1  (76. madde): • 25 yaşını doldurmuş olmak, • En az ilkokul mezunu olmak, • Askerlik hizmetini yapmış olmak, • Kısıtlı ya da kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak, •Demokratik Devlet

 b) Milletvekili Seçilmenin Koşulları-2  (76. madde): •Taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymemiş olmak, • Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma; terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçundan hüküm giymemiş olmak. •Demokratik Devlet

Görevlerinden çekilmedikçe milletvekili adayı olamayanlar; -Hakimler ve savcılar, -Yüksek yargı organı mensupları, -Yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlerı, – Yüksek Öğretim kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, – Yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, -Silahlı Kuvvetler mensupları •Demokratik Devlet

Vatandaşlık (66. madde):

Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür. Bunun dışında vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz. Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz. •Demokratik Devlet

 Kamu Hizmeti ile İlgili Hak ve Ödevler

a) Kamu Hizmetine Girme Hakkı (70. madde)

b) Mal Bildirimi (71. madde)

c) Vatan hizmeti (72. madde)

d) Vergi ödevi (73. madde) •Demokratik Devlet

Dilekçe Hakkı, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı-1 (74. madde) -Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve TBMM’ye yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Başvuruların sonucu, dilekçe sahiplerine gecikmeksizin yazılı olarak bildirilir. -Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. •F) Hukuk Devleti

1. Hukuk Devleti Kavramı: Anayasa’ya göre, Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerinden biri de hukuk devleti oluşudur. Günümüzde, hukuk devleti dendiğinde, kişilerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve yönetenlerin her türlü işlem ve eylemlerinin yargı denetimine tabi olduğu, kısaca vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan devlet anlaşılır. •Hukuk Devleti

2. Yargı Bağımsızlığı ve Hakim Teminatı-1

Anayasa, 9. maddesinde, “Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” dedikten sonra, 138. ve onu takip eden maddelerinde, yargı bağımsızlığı ve hakim teminatı ile ilgili güvenceler koymuştur. Anayasa’ya göre, “Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler. Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. •Hukuk Devleti

2. Yargı Bağımsızlığı ve Hakim Teminatı-2

Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” •Hukuk Devleti

3. Hakların Korunmasına İlişkin Güvenceler a)Hak Arama Hürriyeti-1  (36 ve 40. madde):

– Herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkı vardır. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. •Hukuk Devleti

3. Hakların Korunmasına İlişkin Güvenceler a)Hak Arama Hürriyeti-2  (36 ve 40. madde):

Anayasa’nın 40’ıncı maddesine göre de, Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Kişinin, resmi görevlilerin neden olduğu haksız işlemler sonucu uğradığı zarar, kanuna göre, devletçe karşılanır. •Hukuk Devleti

3. Hakların Korunmasına İlişkin Güvenceler

b) Suç ve Cezada Kanunilik İlkesi (38 madde): Bu ilke kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamamasını; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilememesini öngörür. •Hukuk Devleti

3. Hakların Korunmasına İlişkin Güvenceler

c) İspat hakkı (39. madde): Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan suçlamalardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanığın, isnadın (suçlamanın) doğruluğunu ispatlama hakkı vardır. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. •Hukuk Devleti

3. Hakların Korunmasına İlişkin Güvenceler

ç) Kanuni Hakim Güvencesi (37. madde): Bu aslında tabii (doğal) hakim güvencesidir. Doğal hakim ya da kanunen tabi olunan hakim, kuruluşu ile görev ve yetkileri suç işlenmezden önce ve herkes için kanunla belirlenmiş mahkeme ya da hakimlerdir.

Suç işlendikten sonra belirli kişi ya da suçlarla ilgili yargılama yapma amacıyla kurulmuş mahkemeler ise olağanüstü mahkemelerdir. Bu mahkemelerin objektif, tarafsız, adil kararlar veremeyecekleri düşüncesiyle bu tür olağanüstü mahkemeler yasaklanmıştır. •Hukuk Devleti

4. Suç ve Cezalara İlişkin Diğer Esaslar (38. madde): a)Suçluluğu mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı (masumluk karinesi); b)Kimsenin kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamayacağı; c)Ceza sorumluluğunun şahsi olduğu; d) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği; e)Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağı (borç nedeniyle hapis yasağı); f)Genel müsadere cezası verilemeyeceği; g)Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç, vatandaşın suç sebebiyle başka bir ülkeye geri verilemeyeceği •Suç ve Cezalara İlişkin Diğer Esaslar

Suçluluğu mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı (masumluk karinesi); • Kimsenin kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamayacağı; • Ceza sorumluluğunun şahsi olduğu; • Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delil olarak kabul edilemeyeceği; • Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağı (borç nedeniyle hapis yasağı); • Genel müsadere cezası verilemeyeceği; • Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç, vatandaşın suç sebebiyle başka bir ülkeye geri verilemeyeceği. •CUMHURİYETİN TEMEL ORGANLARI

A) YASAMA 1.Türkiye Büyük Millet Meclisinin Oluşumu ve Üyelerinin Hukuki Statüsü a)TBMM’nin Oluşumu

1961 Anayasası, Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu’ndan oluşan iki

meclisli bir parlamento öngörmüştü. 1982 Anayasası, 1961 öncesine geri

dönerek, tek meclisli bir parlamento kurmuştur. Anayasa’nın 75’inci

maddesinin ilk metnine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla

Seçilen 400 milletvekilinden oluşurken; bu sayı 1987 Anayasa değişikliğinde

450, 1995 Anayasa değişikliğiyle de 550 milletvekiline yükseltilmiştir.

Milletvekili seçimleri 4 yılda bir yapılır. •ARA SEÇİM

Anayasa, ölüm ya da istifa gibi nedenlerle boşalan milletvekilleri için, ara seçim öngörmüştür. Anayasa’ya göre, ara seçim, her seçim döneminde bir defa yapılır; genel seçimden otuz ay geçmedikçe ve genel seçimlere bir yıl kala ara seçim yapılamaz. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısının, üye tamsayısının yüzde beşini bulması ya da bir ilin veya seçim çevresinin TBMM’de üyesinin kalmaması hallerinde, ara seçimin üç ay içinde yapılmasına karar verilir. Anayasa’nın 78’inci maddesine göre, TBMM, ancak savaş sebebiyle, seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geriye bırakma sebebi olan savaş hali ortadan kalkmamışsa, Meclis, seçimlerin yapılmasını bir yıl daha geriye bırakabilir. •b) TBMM’nin Toplanması, Toplantı ve Karar Yeter Sayısı-1

Anayasa’nın 93.maddesine göre, TBMM, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır. Meclisin toplandığı günden başlayan bir takvim yılı çalışmasına yasama yılı denir. Meclis, bir yasama yılında en çok 3 ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında, doğrudan doğruya veya Bakanlar Kurulunun istemi üzerine Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır. Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine meclisi toplantıya çağırır. Ara verme veya tatil sırasında toplanan TBMM’de öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez. •TBMM’nin Toplanması, Toplantı ve Karar Yeter Sayısı-2

Anayasa’nın 96’ncı maddesine göre, TBMM yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olmamak kaydıyla, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanı seçimi, hükümetin siyasi sorumluluğu ve bakanların görevleri ile ilgili suçtan dolayı Yüce Divan’a sevki gibi konularda, Anayasa özel karar yeter sayıları öngörmüştür. Ayrıca; Bakanlar Kurulu üyeleri TBMM’nin katılamadıkları oturumlarında kendileri yerine oy kullanmak üzere bir bakana yetki verebilirler. Ancak bir bakan kendi oyu ile birlikte en çok iki oy kullanabilir. • c) Meclis Başkanlık Divanı-1

Meclis Başkanlık Divanının meclisin çalışmalarını yönetme işlevine uygun temel kurallar Anayasa’da konmuş, ayrıntıların düzenlenmesi Meclis İçtüzüğü’ne bırakılmıştır.

Anayasa’nın 94’üncü maddesine göre, TBMM Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Katip Üyeler ve İdare Amirlerinden oluşmaktadır.

 TBMM Başkanlık Divanı için,bir yasama döneminde iki seçim yapılır.İlk seçilenlerin görev süresi 2yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder. •Meclis Başkanlık Divanı-2 •Başkan adayları, Meclisin toplandığı günden itibaren beş gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir. Başkanlık seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır. Dördüncü oylamada fazla oy alan aday Başkan seçilmiş olur. Başkan seçimi, aday gösterme süresinin bitiminden itibaren beş gün içinde tamamlanır. •Böylece, Anayasa en çok on gün içinde Meclis Başkanının seçimini sağlayan kesin bir yöntem öngörmüştür. • Meclisin Yapısı

ç) İçtüzük

TBMM’nin düzenli ve verimli çalışması, bu çalışmaları yöneten Başkanlık Divanının yanında, çalışmaları düzenleyen kurallara sahip olmayı da gerektirir. Meclis çalışmalarını düzenleyen kurallara İçtüzük denir.

d) Meclis Komisyonları

Mecliste çoğu işler, Genel Kuruldan önce, Meclisin çeşitli komisyonlarında görüşülür. Meclis çalışmalarında komisyonların faaliyetleri önemli bir yer tutar. Çeşitli tasarı ve teklifler üzerinde iktidar-muhalefet ya da partiler arası uzlaşma ve ödünleşmeler komisyonlarda yapılır. •Meclis Komisyonları •Anayasa Komisyonu, • Adalet Komisyonu, • Milli Savunma Komisyonu, • İçişleri Komisyonu, • Dışişleri Komisyonu, • Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, • Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu, • Çevre Komisyonu, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu, •Dilekçe Komisyonu • • Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, • TBMM Hesaplarını İnceleme Komisyonu, • Plan ve Bütçe Komisyonu, • Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu,
 İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, • Avrupa Birliği Uyum Komisyonu.

Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, • •
e) Andiçme ve Üyelikle Bağdaşmayan İşler

– Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Anayasa’nın 81’inci maddesinde belirlendiği şekilde andiçerek göreve başlarlar. Andiçme, milletvekili olma değil, göreve başlama şartıdır. Bu nedenle, milletvekilleri andiçmeden parlamenter fonksiyonlarını yerine getiremezler.

– Anayasa’nın 82. maddesinde de milletvekilliğiyle bağdaşmayan işler ayrıntılı olarak belirlenmiştir. TBMM üyeliği ile bağdaşmayan diğer görev ve işler kanunla düzenlenir. • Yasama Sorumsuzluğu •Anayasa’nın 83. maddesine göre, “TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.” • •‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlendiği ileri sürülen bir milletvekili meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. • •Yasama sorumsuzluğu Genel Kurul ve hatta Meclis binası ile sınırlı değildir. Komisyonlar, Meclis dışında yerine getirilen yasama çalışmaları da yasama sorumsuzluğu kapsamındadır. • •Yasama Dokunulmazlığı

  – Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerinin, Meclis toplantılarına katılmalarına engel olunmamasını ve böylece Mecliste fiziki varlıklarını güvence altına almayı amaçlar. Çünkü, milletvekilinin yasama faaliyetlerini yapabilmesi, yasama sorumsuzluğu ile korunan oy, söz ve düşüncelerini açıklayabilmesi için, öncelikle bu faaliyetlere katılabilmesinin sağlanması gerekir.

  – TBMM üyesi hakkında, seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı islemez. •Milletvekilliğinin Düşmesi •TBMM seçimlerinin yeniden yapılması ve ölüm milletvekili sıfatının doğal sona erme halleridir. Bunların dışındaki nedenlerle milletvekili sıfatının sona ermesine, milletvekilliğinin düşmesi denir. 1982 Anayasası 84. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi hallerini şu kategorilerde düzenlemiştir, •İstifa, •Hüküm giyme ya da kısıtlanma, •Milletvekilliği ile bağdaşmayan işlerin yapılmasında ısrar etme, •Devamsızlık. •

2. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Görev ve Yetkileri

Yasama yetkisinin asli, ilk-el ve genel bir yetki olması özelliğinden dolayıdır ki, Meclis, Anayasa’ya aykırı olmamak koşuluyla her konuda düzenleme yapabilir. Bununla birlikte, 1982 Anayasası, 87’nci maddesinde, Meclisin görev ve yetkilerini düzenleyen bir hükme de yer vermiştir. Bu düzenlemeye göre, “TBMM’nin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek; bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak; TBMM üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek ve Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve yerine getirmektir.” • •
Yasama Yetkisinin Özellikleri ve Devredilmezliği

– 1982 Anayasası’nın, “Yasama yetkisi” kenar başlıklı 7’nci maddesi, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, bu hüküm, yasama yetkisinin TBMM’de olduğunu belirtmekte; fakat, yasama yetkisinin ve yasamanın düzenleme alanının ne olduğunu belirlememektedir. –

– Hukukumuzda yasama yetkisinin asliliği, yasama organının, Anayasa’ya aykırı olmamak koşuluyla, bir konuyu doğrudan doğruya düzenleyebilmesidir. •Yasama İşlemleri-1 •Yasama yetkisinin genelliği ilkesi gereği, parlamentolar Anayasa’ya aykırı olmamak kaydıyla her konuda düzenleme yapabilir. Bu bağlamda, Meclisin kanunlarla yaptığı düzenleme yetkisinin sınırı Anayasa’ya aykırı olmamaktır. •yasama işlemleri içerikleri ve yapılış usulleri bakımından “kanunlar” ve “Meclis kararlan” olmak üzere iki ana gruba ayrılabilir. • •Yasama İşlemleri-2 •Kanunlar grubu içerik ve/veya yapılış usulleri bakımından “genel kanunlar” ve “özel nitelikli kanunlar” (bütçe ve kesin hesap kanunları, yetki kanunları, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi uyarınca uluslararası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulma kanunları) olarak ikiye ayrılabilir. • •Meclis kararları da içerikleri bakımından, içtüzükler, yargısal nitelikli Meclis kararları (yasama dokunulmazlığının kaldırılması, üyeliğin düşürülmesi) ve diğer Meclis kararları olarak üç gruba ayrılabilir. •Yasama İşlemleri-3 •Anayasa’ya göre, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisi Meclise aittir. Kanun belli aşamaları izleyen bir süreç içinde yapılır. Bu süreç kanun önerisi ile başlar. Kanun önermeye Bakanlar Kurulu ile tek tek ya da grup olarak milletvekilleri yetkilidir. Bakanlar Kurulunca yapılan öneriye “kanun tasarısı”, milletvekillerininkine “kanun teklifi” denir. •Meclis Başkanlığına verilen kanun tasarısı ya da teklifleri, önce Meclisin ilgili komisyon ya da komisyonlarında görüşülür. Tasarı ya da teklifler, komisyonlardan sonra Meclis Genel Kurulunda görüşülür. Genel Kurulda kanunun önce tümü üzerinde görüşme ve oylama yapılır. Arkasından tek tek maddeler görüşülerek oylanır ve en son, maddelerin kabul edilen biçimiyle, kanunun tümü üzerinde oylama yapılır. Birbirini izleyen bu aşamalarda kabul edilen metin kanunlaşır. • •Yasama İşlemleri-4

Anayasa’ya göre, Meclisçe kabul edilen kanunların onbeş gün içinde Cumhurbaşkanınca yayımlanması gerekir. Cumhurbaşkanı, yayımlanmasını “kısmen veya tamamen” uygun bulmadığı kanunları, “bir daha görüşülmek üzere” bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte, aynı süre içinde TBMM’ye geri gönderir. Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, TBMM sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. TBMM, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanı kanunu yayımlamak zorundadır. Kanunun Cumhurbaşkanınca yayımlanması, bu metnin Meclis tarafından kabul edildiği; yasama, yürütme, yargı organları ve idare ile gerçek ve tüzel kişilerin uygulamaları ya da uymaları için haberdar olmaları işlevini görür. •Yasama İşlemleri-5

Kanunlar Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer. Yürürlük tarihi Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih olabileceği gibi, kanun metninde başka bir tarih de gösterilebilir. Kuşkusuz, “suç ve cezada kanunilik”, “vergide kanunilik” ilkeleri gereği, bireylere bu tür sorumluluk ya da ödev yükleyen kanunlar geçmişe yürütülemez. • •Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bilgi Edinme ve Denetim Yolları

Parlamenter hükümet sistemlerinde yasama organının en önemli yetki ve görevlerinden biri hükümeti denetlemektir. Bu çerçevede, 1982 Anayasası, 98-100’üncü maddeleriyle, TBMM’ne bu işlevini yerine getirebileceği araçlar vermiştir. Bunlar; soru, genel görüşme, Meclis araştırması, Meclis soruşturması ve gensorudur. • •
SORU

  -Soru, Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere, başbakan veya bakanlardan belli bir konuda bilgi istemektir.

  – Soru önergesi, sadece bir milletvekili tarafından imzalanarak Meclis Başkanlığına verilir. Soru önergesi yazılı verilir; ancak, cevabın sözlü ya da yazılı istenişine göre soru, sözlü ya da yazılı soru olarak nitelendirilir. Başka bir kaynaktan kolayca öğrenilebilen konular; danışma niteliğindeki konular; daha önce Meclis Başkanlığına verilmiş gensoru önergesi ile aynı konular; kişilik ve özel yaşama ilişkin konular, soru konusu yapılamaz. • • GENEL GÖRÜŞME

Genel görüşme, toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, TBMM Genel Kurulunda görüşülmesidir. Genel görüşme açılması, Hükümet, siyasi parti grupları veya en az yirmi milletvekili tarafından Meclis Başkanlığına verilecek bir önerge ile istenebilir. Genel görüşme açılıp açılmamasına Meclis Genel Kurulu karar verir. Genel görüşme açılmasına karar verilirse, genel görüşme günü, bir özel gündem halinde Danışma Kurulunca tespit edilir. • • MECLİS ARAŞTIRMASI

Meclis araştırması, belli bir konuda bilgi edinmek için, Meclisin, milletvekillerinden oluşturduğu bir komisyona yaptırdığı incelemedir. Anayasa çerçevesinde, her konuda karar almaya yetkili olan TBMM, herhangi bir konuda, hükümet ya da başka kaynaklardan bilgi edinmek yerine, bu bilgileri bizzat ve yerinde edinme yoluna da gidebilir. Bunu, parlamentoların işlevleri gereği doğal hakkı olarak kabul etmek gerekir. Meclis araştırması kurumuna Anayasa’da bu amaçla yer verilmiştir. • MECLİS SORUŞTURMASI

Meclis soruşturması, Başbakan veya bakanların görevleriyle ilgili “cezai sorumluluklarım” sağlayan bir denetim aracıdır. Anayurdu İngiltere’de buna “impeachment” sorumluluğu denir. Günümüzde temsili hükümet sistemlerinin her türünde uygulanmaktadır. Görev başında olanların yanında, görevden ayrılmış başbakan ve bakanların cezai sorumlulukları da ancak bu yolla sağlanabilir. Meclisin hükümeti etkili denetleme yollarından biridir. • MECLİS SORUŞTURMASI

Anayasa’nın 100. maddesine göre, meclis soruşturması açılması, TBMM üye tamsayısının en az onda birinin Meclis Başkanlığına vereceği önerge ile istenebilir. Meclis bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar. Meclis Genel Kurulunun soruşturmanın açılmasına karar vermesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak 15 kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclise sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, Komisyona iki aylık yeni ve kesin bir süre verilir. • •MECLİS SORUŞTURMASI

TBMM Genel Kurulu, ilgili bakan ya da Başbakanı Yüce Divana sevk edip etmemekte, soruşturma komisyonunun raporu ile bağlı değildir. Bu konuda son kararı vermeye Meclis Genel Kurulu yetkilidir. Anayasa’nın 113’üncü maddesine göre, “TBMM kararı ile Yüce Divana verilen bir bakan bakanlıktan düşer. Başbakanın Yüce Divana şevki halinde hükümet istifa etmiş sayılır. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç 15 gün içinde atama yapılır.” Böylece, asıl işlevi başbakan ve bakanların cezai sorumluluklarını sağlamak olan meclis soruşturması, sonucu itibariyle siyasi sorumluluğa da yol açmaktadır. • •GENSORU

Gensoru, parlamenter rejimlerde, Bakanlar Kurulu veya bir bakanın, Meclise karşı siyasi sorumluluğunu sağlama aracıdır. Parlamenter sistemlerde, Bakanlar Kurulu ve bakanlar, Meclisin güvenine sahip oldukları sürece görevde kalabilirler ve bu güveni yitirdiklerinde Meclisçe düşürülebilirler. Bunu sağlama işlevi gören kuruma gensoru denir. Gensoru, temsili hükümet sistemlerinden sadece parlamenter sisteme özgü bir kurumdur. Gensoru, Bakanlar Kurulunun genel politikası ya da bir bakanın kendi bakanlığında izlediği politika hakkında, Meclisçe yapılan en etkili denetim yoludur. Bu nedenle, Anayasa gensoruyu ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. • •GENSORU

Anayasa’nın 99’uncu maddesine göre, gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya en az yirmi milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığına verilir. Önerge, verilişinden sonraki üç gün içinde bastırılarak üyelere dağıtılır; dağıtılmasından itibaren on gün içinde gündeme alınıp alınmayacağı görüşülür. Gündeme alma kararı verilirse, bu kararla birlikte, gensorunun görüşülme günü de tespit edilir. Ancak, gensorunun görüşülmesi, gündeme alma kararının verildiği tarihten başlayarak iki gün geçmedikçe yapılamaz ve yedi günden sonraya bırakılamaz, yedi günden sonraya bırakılamaz. • •GENSORU

Tespit edilen günde yapılan gensoru görüşmeleri sırasında, üyelerin veya grupların verecekleri gerekçeli güvensizlik önergeleri veya Bakanlar Kurulunun güven isteği, bir tam gün geçtikten sonra oylanır. Oylama sonunda, Bakanlar Kurulunun veya bir bakanın düşürülebilmesi, TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun “güvensizlik oyuyla” olur. Bu nedenle, oylamada yalnız güvensizlik oyları sayılır. Böylece, Bakanlar Kurulu göreve başladığında basit çoğunlukla alınan güvenoyu yeterli bulunurken; gensoru ile düşürülmede mutlak çoğunluğun aranması yöntemiyle, hükümetin kurulması kolaylaştırılırken, düşürülmesi zorlaştırılmak suretiyle, hükümet istikrarı gözetilmiş olmaktadır. •B) YÜRÜTME

1) Cumhurbaşkanı (1): •Ülkemizde yürütme ikili bir yapıdadır. Yürütme yetkisi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu arasında paylaştırılmıştır. •Cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenimini yapmış TBMM üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından halk tarafından seçilir •Cumhurbaşkanının görevleri yasama, yürütme ve yargı olarak üç ayrı grupta anayasada açıkça belirtilmiştir.  • •Cumhurbaşkanı (2) •Cumhurbaşkanı, yürütme organının sorumsuz kanadını oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanını görevleriyle ilgili işler için sorumlu tutulamaz. Yürütmenin sorumlu kanadını hükümet oluşturur. Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetten dolayı sorumlu tutulabilir. •TBMM üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tam sayısının en az 3/4’ünün vereceği karar ile mümkün olmaktadır. • •Cumhurbaşkanı (3)

Cumhurbaşkanının yaptığı işlemlerde başbakan ve ilgili bakanın karşı imzası bulunmaktadır. Bu işlemlerde başbakan ve ilgili bakan sorumludur. Bu işlemlere karşı yargıya gidilebilir. Ancak bunun bir takım istisnaları bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere karşı yargı yolu kapalıdır. •2) Bakanlar Kurulu
•Bakanlar kurulu yürütme organının siyasi yönden sorumluluk taşıyan kanadını oluşturmaktadır. Bakanlar Kuruluna hükümet de denir. •Bakanlar kurulu başbakan ve bakanlardan oluşmaktadır. •Başbakan başkanlığında toplanır. •Bakanlar Kurulunun görev ve yetkileri esas itibariyle idari değil, siyasi nitekiltedir. Anayasanın 112. Maddesine göre, Bakanlar Kurulunun ana görevi  genel siyaseti yürütmektir. • •Başbakan
•Başbakan TBMM üyeleri arasından cumhurbaşkanınca atanır. Parlamenter sistemin gereklerine göre, Cumhurbaşkanı, mecliste çoğunluğu alan partinin başkanını Başbakan olarak atar. •Başbakan ve bakanlar arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur. Ancak parlamenter sistemlerde, başbakanın önemli bir siyasi liderlik konumu bulunmaktadır. •Haziran 2011  tarih v 643 sayılı KHK ile birlikte, Başbakanın teklifi ve Cumhurbaşkanının onayıyla, Başbakan yardımcısı ünvanıyla sayısı beşi geçmemek üzere bakan görevlendirilmesine imkan verilmektedir. • •Bakanlar •Bakanlıkların devlet tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel kişilikleri yoktur. •Her bakanlık, yürüttüğü kamu hizmeti alanında devlet tüzel kişiliğini temsil etmektedir. •Başbakanın aksine, bakan olabilmek için mutlaka milletvekili olmaya gerek yoktur. •Bakanlar, Başbakanca seçilip, Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. •Bakanlar, bakanlık örgütünün ve merkezi idarenin en üst hiyerarşik amiridir. •
3) Yürütmenin Düzenleyici İşlemleri

Yürütme Yetkisi ve Görevinin Özellikleri

1982 Anayasası’nın, “yürütme yetkisi ve görevini” düzenleyen 8’inci maddesi, “yürütme yetkisi ve görevi… Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” hükmünü içermektedir. Maddenin içeriğinde, “yürütme yetkisi ve görevi” düzenlemesinin yanında, bu yetki ve görevin yalnızca kanunlar çerçevesinde değil, “Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirileceği” de düzenlenmiştir. Burada “kullanılacak olan” “yürütme yetkisi”, “yerine getirilecek olan ise” “yürütme görevi”dir. •Kanun Hükmünde Kararnameler

Kanun hükmünde kararname deyimi ya da kavramında geçen “kanun” terimi, bu işlemlerin kanun gücünde olduğunu; yürürlükteki kanunları değiştirebilmelerini ifade eder. Kararname terimi ise, bunun yürütme organının bir işlemi olduğunu anlatır.

1982 Anayasası KHK’ler rejimi bakımından olağan-olağanüstü dönem ayrımı yapmıştır. KHK’lerin tipik rejimi olan olağan KHK’ler, Anayasa’nın 91 ’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, olağan KHK’ler rejimi yetki kanunu, buna dayanarak yürütmenin KHK çıkarması ve bu KHK’lerin TBMM’de onaylanmasından oluşan, birbirini takip eden, tamamlayan üç aşamadan oluşmaktadır. • •Tüzükler

Tüzükler, Bakanlar Kurulunun, kanuna dayalı ve kanunun uygulanmasını amaçlayan klasik düzenleyici işlem türüdür. Anayasa’nın 115’inci maddesine göre; “Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanuna aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir. Tüzükler, Cumhurbaşkanınca imzalanır ve kanunlar gibi yayımlanır.” • •Yönetmelikler

İdarenin Anayasa’da belirlenen klasik düzenleyici işlem türü yönetmeliklerdir. 1982 Anayasası’nın 124’üncü maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı kanunla belirtilir.” • •C) YARGI

Anayasa 142. madde

Mahkemelerin “kanunîlik” ilkesi

Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı •
1. Adli Yargı ve Yargıtay

– Genel yargı düzenidir.

– Ceza ve hukuk uyuşmazlıklarını kapsar. Ceza ve hukuk mahkemeleri olarak örgütlenir.

– Özel hukuk alanında faaliyet gösterir.

– En üst mahkeme Yargıtay’dır. •
2)  İdari Yargı ve Danıştay

– Yürütmenin, özellikle idarenin denetimini yapar.

– En üst mahkemesi Danıştay’dır.

 – Yerindelik değil hukuka uygunluk denetimi yaparlar.

 – İdari işlem ve eylemlerden doğan ihtilaflara bakar.

 – İdare  mahkemeleri, vergi mahkemeleri ve Danıştay yargılama yapar.

– Danıştay aynı zamanda idarenin danışma organıdır. •
3) Askeri Ceza Yargılaması ve Askeri Yargıtay

– Anayasa 145. madde

– Kural olarak asker kişilerin askeri suçlarıyla ilgilenir.

– En üst mahkemesi Askeri Yargıtay’dır. • •
4) Askeri idari yargı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi

– Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan davalara bakar.

– Bu alanda sadece özel görevli ve yüksek bir mahkeme olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi görev yapar.  • •
5) Uyuşmazlık Mahkemesi

Adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmekle görevlidir. •
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu, Görev ve Yetkileri

– 17 üyesi vardır.

– Somut ve soyut norm denetimi yapar.

– Kanunların, KHK’lerin, ve TBMM İçtüzüğü’nin Anayasa’ya uygunluğunu denetler.

–  Bireysel başvuruları kabul eder ve karara bağlar.

– Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri ve yüksek mahkemelerin üyeleri Yüce divan sıfatıyla yargılar.

– Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakar ve siyasi partilerin mali denetimini yapar.

– Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması ve üyeliğin düşürülmesi kararlarının denetimini yapar. • • •
Anayasa Mahkemesi’nin Kararlarının Özellikleri

– Kararları nihai ve kesindir.

– İptal itiraz ve temyiz yolu yoktur.

– Gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

– Geriye yürümez.

– Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve bağlayıcıdır.

– Anayasa hükümleri ile eşdeğer güçtedir.

– Kural olarak yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer, anak mahkeme 1 yılı geçmemek kaydıyla erteleyebilir.

– Red kararı verilmesi halinde 10 yıl aynı kanun için başvurulamaz. • • •
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
•Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar. •Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmiiki asıl ve oniki yedek üyeden oluşur; üç daire halinde çalışır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir. •HSYK Üyeleri (1) •Dört asıl üye, Öğretim üyesi ya da avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca •Üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, •iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, •Bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, •HSYK Üyeleri (2) •Yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, •Üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş İdarî yargı hâkim ve savcıları arasından İdarî yargı hâkim ve savcılarınca dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. •HSYK Üyeleri (3)

Kurul, adlî ve İdarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. •

Bir önceki yazımız olan Düzce Bayram Namazı Saati başlıklı makalemizde bayram namazı saat kaçta, düzce bayram namazı ve düzce bayram namazı saat kaçta hakkında bilgiler verilmektedir.

Bir cevap yazın